İzmir’de deri kursiyeri kadınlar, atık halde bulunan deri parçalarını; çanta, cüzdan, takı ve giysi gibi eşyalara dönüştürüyor. El emeğiyle üretilen eşyalar sayesinde hem derilerin çevreye verdiği zarar azaltılıyor hem de geri dönüşüm bilincinin yaygınlaştırılmasına katkı sağlanıyor.

İzmir’de Bornova Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından başlatılan ‘Çöpten Sanata Yeşil Dönüşüm’ projesi kapsamında, kullanılmayan ve çöpe atılacak olan deriler, geri dönüşüme kazandırılarak eşya haline getiriliyor. Kadın kursiyerler, atıl durumdaki derileri toplayıp tamamen el emeğiyle; çanta, cüzdan, kemer, takı ve giysi gibi eşyalara dönüştürüyor. Böylece bir yandan sürdürülebilir atık konusunda bilinçlenme sağlanmış bir yandan da atık derilerin çevreye verdiği zarar önlenmiş oluyor. Binbir emekle üretildikten sonra satışa sunulan ürünler ise kadınlara gelir kapısı oluyor.

"Makine kullanmıyoruz"

Kursiyerlere deri konusunda eğitim veren El Sanatları Öğretmeni Hazal Yazıcıoğlu Büyükhatipoğlu, derinin piyasa zor bulunan ve pahalı bir ürün olduğunu belirtti. Küçük parça derilerin sürekli çöpe atıldığına ve dönüşüme kazandırılmadığına dikkat ettiğini vurgulayan Büyükhatipoğlu, "Piyasada, çantacılar ve ayakkabıcılar derinin tabaka halini kullanıyor, küçük parçaları kullanamadıkları için çöpe atıyorlar. Bu çöpler de belirli yerlerde yakıt olarak kullanılıyor. ‘Bunun önüne geçebilmek için ne yapabiliriz?’ ve ‘En ufak deri parçasını nasıl ürüne dönüştürebiliriz?’ diye düşündük. Kolları sıvadık, atık deri parçaları toplamaya başladık. Projemizi gidip anlattık. Atık derileri toplayıp ürünlere dönüştürmeye başladık. Kursa gelen öğrenciler, el sanatları alanında bir şeyler öğrenmiş oluyor. Buradaki ürünler tamamen el emeği ile üretiliyor. Makine kullanmıyoruz. İnsanlar ürettikleri ürünleri satışa sunuyorlar. Kendilerine istihdam sağlıyorlar" diye konuştu.

Derile birbirinden çeşit ürüne dönüşüyor

Kurs yerinde daha çok kadınların kullanabileceği ya da çevrelerine hediye edebilecekleri ürünlerin üretildiğine değinen Büyükhatipoğlu, derilerin; çanta, cüzdan, takı ve giysiye dönüştürüldüğünü kaydetti.

"Ne kadar az çöp o kadar çok hayat demek"

Derinin, doğada tek başına çözülen bir malzeme olmadığını ve yıllarca yaşayabileceğini ifade eden Büyükhatipoğlu, şunları söyledi:

"Biz bunu dönüştürüp, bir ürüne çevirip kullanıma sunmazsak, çöpe gittiği zaman havaya karbonmonoksit yayıyor. Çok büyük tehlike teşkil ediyor. Derinin geri dönüştürülebilir alanı şu an yok. Biz de ne kadar deriyi ürüne dönüştürebilirsek doğaya da o kadar fayda sağlamış oluyoruz. Ne kadar az çöp o kadar çok hayat demek. Eski kemer tokalarımızın ve çantalarımızın parçalarını bile atmıyoruz. Doğaya ne kadar minik bir adım atarsak bize o kadar cevap verir."

"Deri ile hiç ilgisi olmayan biriydim"

Evde oturmaktan sıkıldığı için bir kursa katılmak istediğini ifade eden 67 yaşındaki Gülserer Altıngüzel de "Deri kursu olduğunu öğrendim. Deri ile hiç ilgisi olmayan biriydim. Artık hiçbir eski fermuarı, tokayı, çantayı atmamaları için çevremi uyarıyorum ve bunu öğrendiğim için çok mutluyum. Evde bir odamı ayırdım. Bütün atık ürünleri buraya getirip değerlendiriyoruz. Bir kadının kullanabileceği bir çok ürünü burada dönüştürerek üretiyoruz. Keyifle yapıyoruz" ifadelerine yer verdi.

,,,

Gıda Mühendisi Nebahat Türkyılmaz (51), "Deriden çantaların nasıl dikildiğini merak ederek kursa başladım. Atık derilerden, kolye, cüzdan, küpe, anahtarlık gibi ürünler yaptık. Beğendiğimiz modelin kalıplarını çıkarıyoruz. Daha sonra derinin üzerine kalıpları yatırıp deriyi kesiyoruz. Özel yöntemlerle dikip hazır hale getiriyoruz. Ben derinin üzerine ebru sanatını yapıyorum. Bunlarla defter ve cüzdan oluşturuyorum. Bu sayede sürdürülebilirliği sağlıyorum.

"Atılacak ürünü üretime kazandırmak bana iyi hissettiriyor"

Emekli Öğretmen Naciye Karayaka "Emekli oldum fakat üretimden uzaklaşmak istemedim. Bir hobim olsun istedim. Her şeyin hızla tüketildiği bir dönemde ben o hızlı tüketime dahil olmak istemedim. O yüzden geri dönüştürerek ve tüketmeden hobi edinmek için geri dönüşüm malzemeleriyle çalışıyoruz. Çok keyif alıyorum. Deri tozu alan iflah olmuyor. Dönüştürmek çok keyifli bir şey. Atılacak bir şeyi üretim içine kazandırmak bana iyi hissettiriyor. Dünyanın geleceği için böyle bir kültür edinmek gerekiyor" diye konuştu.

"Kursiyerlerimiz hayal gücüne dayanan eğitimler alıyor"

Halk Eğitim Merkezleri’nin, eğitim ve halkın bir araya geldiği yerler olduğuna dikkat çeken Bornova Halk Eğitim Merkezi Müdürü Yeliz Ünal, "Farklı yaş grubundan kursiyerlerimiz var. Bakanlığımız bünyesinde yaklaşık 3 bin 900 kursumuz var. Birçok insana hitap ediyoruz. Sadece okuma yazma değil aynı zamanda yapay zeka, deri, cenaze gibi kurslarımız da var. Geçen sene Bornova’da 28 bin kursiyere ulaştık. Biraz daha topluma ve geleceğe duyarlı eğitimler vermeyi hedefliyoruz. Atık derilerin çevreye ve topluma nasıl yararlı olabileceğini düşündük. Kursiyerlerimiz sıradan eğitim alıp mezun olmaktansa, hayal gücüne dayanan eğitimler alıyor ve bundan çok mutlular. Çalışmalarımız devam edecek" açıklamalarında bulundu.

"Aile bütçesine katkı sağlıyorlar"

Sözlerini sürdüren Ünal, şöyle konuştu:

"Kursiyerlerimiz ürettiği ürünlerle aile bütçelerine katkıda bulunuyor. Çevreye zarar verecek atıklardan ürettikleri ürünleri, sosyal medyadan ya da çevresindeki vatandaşlara ulaşarak satıyorlar."

Kaynak: İHA