Ege Bölgesi’nde Yoğun Sismik Aktivite Başladı

28 Ocak-7 Şubat 2025 tarihleri arasında, Santorini Adası ve çevresinde meydana gelen depremler Ege Bölgesi'ni sarsmaya devam ediyor. AFAD verilerine göre, bu süreçte 1000’i aşkın deprem kaydedildi. Depremler, 5.2 Mw büyüklüğünde bir sarsıntı ile zirveye ulaştı ve bu yoğun sismik aktivite "deprem fırtınası" olarak tanımlanıyor. Depremler çoğunlukla Santorini Adası'nın 25 km kuzeydoğusunda yer alan Kolumbo volkanının etrafında yoğunlaşıyor. Bölgedeki depremlerin çoğu, 5 km ile 25 km arasında derinliklerde meydana geldi ve Türkiye'nin kıyılarına en yakın deprem 140 km mesafede gerçekleşti.

Ekran Resmi 2025 02 11 11.05.05

Kolumbo Volkanının Tehlikesi: 1650 Patlaması ve Olası Sonuçları

Santorini Adası'ndan 6,5 km kuzeydoğuda yer alan Kolumbo Volkanı, 1650 yılında aktif hale geldi ve 260 metre kalınlığında bir pomza tabakasını yüzeye çıkardı. Bu patlama, şiddetli bir tsunamiyi tetikleyerek çevre adalarına büyük zarar verdi. Günümüzde de Kolumbo, su altındaki bir volkanik faaliyet alanı olarak aktif ve tehlikeli bir potansiyel taşıyor. 1650 patlamasının neden olduğu tsunami, Santorini, Ios ve Sikinos gibi adalar üzerinde büyük yıkım yaratmıştı. Olası bir yeni patlama, Ege Denizi'ni yeniden sarsabilir.

A A1Ynbt C

Ege Tektoniği ve Güney Ege Volkanik Yayı’nın Rolü

Santorini ve Kolumbo volkanları, Güney Ege Volkanik Yayı (GEVY) adı verilen aktif volkanik bölgenin parçasıdır. Bu bölge, Afrika levhasının Avrasya levhasının altına dalmasıyla şekillenmiştir ve yaklaşık 450 km uzunluğundadır. Yunanistan'ın Korint Kıstağı'ndan Bodrum Yarımadası'na kadar uzanır. GEVY'deki aktif volkanik yapılar arasında Santorini, Kolumbo ve Nisiros volkanları yer alırken, son 100 yıl içinde yalnızca Santorini ve Kolumbo volkanları etkinlik göstermiştir. Kolumbo’nun altında yoğunlaşan sismik aktiviteler, bölgedeki volkanik patlamaların artabileceğini gösteriyor.

Santorini-Amorgos Fay Zonu ve Deprem Riski

Santorini-Amorgos Fay Zonu, Ege Denizi’nin tektonik karmaşıklığının en belirgin örneklerinden birisidir. Buradaki sağ yanal doğrultu atımlı faylar ve volkanik aktiviteler, bölgedeki sismik etkinliği artıran başlıca faktörlerdir. Santorini ve Amorgos bölgelerinde gözlemlenen deprem aktiviteleri, Ege Bölgesi'nin yüksek tektonik aktiviteye sahip olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, bölgedeki derin odaklı ve sığ odaklı depremler, tektonik hareketlerin karmaşıklığını ve bölgedeki volkanik risklerin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

286046524 1736737852

Ege Bölgesi'ndeki Depremlerin Yüksek Riskli Etkileri

Bölgedeki aktif tektonik ortam, deprem fırtınalarının artmasına yol açabilir ve bu tür sismik olayların tsunami, yapısal hasar ve yer değiştirmelere neden olabileceği uyarısı yapılıyor. 1956 yılında Amorgos Adası’nda gerçekleşen 7.5 büyüklüğündeki deprem, Ege Bölgesi’nde büyük tsunami ve sismik etkiler yaratmıştı. Bu geçmişteki örnekler, Santorini ve çevresindeki artan deprem hareketlerinin de benzer riskleri beraberinde getirebileceğini gösteriyor. Ayrıca, volkanik patlamalar ve depremler arasındaki ilişki, bu tür doğa olaylarının etkilerinin birbirini artırabileceğini ortaya koyuyor.

Alınması Gereken Önlemler ve Geleceğe Dair Uyarılar

Bölgedeki sismik ve volkanik risklerin yüksek olması, Ege kıyılarında yaşayan halk için önemli bir tehlike oluşturuyor. Uzmanlar, Santorini-Adası ve Kolumbo volkanının çevresindeki sismik aktivitelerin daha yakından izlenmesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, yerel halkın eğitim alması, erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesi ve yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi gibi önlemler önerilmektedir. Depremler, yalnızca sismik tehlikeler yaratmakla kalmaz, aynı zamanda volkanik patlamalar ve tsunami gibi doğal afetleri de tetikleyebilir. Bu nedenle, bölgenin düzenli olarak izlenmesi ve halkın bilgilendirilmesi büyük önem taşımaktadır.

Sonuç Olarak: Türkiye'nin Ege Kıyıları İçin Potansiyel Tehditler

Santorini-Amorgos fay zonu ve Kolumbo volkanındaki artan sismik ve volkanik faaliyetler, Türkiye'nin Ege kıyıları için ciddi tehditler oluşturuyor. Uzmanlar, bölgedeki depremlerin ve volkanik patlamaların etkilerini izlemeye devam ederken, potansiyel tsunami risklerine karşı da hazırlıklı olunması gerektiğini belirtiyor. 28 Ocak-7 Şubat 2025 tarihleri arasında yaşanan bu sismik olaylar, bölgedeki tektonik hareketliliğin hız kazandığının bir göstergesidir. Alınacak önlemlerle, bu tür doğa olaylarının olası zararları en aza indirilebilir.

Hazırlayanlar:

  • Prof. Dr. Hasan SÖZBİLİR (DEÜ- DAUM Müdürü, Müh.Fak. Jeoloji Müh. Böl. Öğretim Üyesi)
  • Öğr. Gör. Dr. Özkan Cevdet ÖZDAĞ (DEÜ-DAUM)
  • Öğr. Gör. Dr. Sevinç ÖZEL FÜZÜN (DEÜ-DAUM, DEÜ-İzmir Meslek Yüksek Okulu)
  • Dr. Recep Çakır (Olympia, WA, USA; DEÜ-DAUM Danışma Kurulu Üyesi; Adj. Faculty, Su Kaynakları Yönetimi Böl., İYTE, Urla, İzmir)
  • Doç. Dr. Mehmet UTKU (DEÜ- DAUM Md. Yrd., Müh.Fak. Jeofizik Müh. Böl. Öğretim Üyesi)
  • Araş. Gör. Dr. Mustafa SOFTA (DEÜ-DAUM, DEÜ-Müh.Fak. Jeoloji Müh. Bölümü)
  • Araş. Gör. Dr. Özde BAKAK (DEÜ-DAUM, DEÜ-Deniz Bilimleri Teknolojisi Enstitüsü)
  • Araş. Gör. Dr. Can EYTEMİZ (DEÜ-Deniz Bilimleri Teknolojisi Enstitüsü)