Kayseri

Özdemir: "Türkiye, Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında artık küresel seviyede her gelişmeye yön verebilecek kudret ve güce sahip olduğunu ispat etmiştir"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir; "Türkiye, Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında artık küresel seviyede her gelişmeye yön verebilecek kudret ve güce sahip olduğunu ispat etmiştir" dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir; "Türkiye, Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında artık küresel seviyede her gelişmeye yön verebilecek kudret ve güce sahip olduğunu ispat etmiştir" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, Erciyes Anadolu Holding tarafından verilen iftar yemeğinde konuştu. Özdemir, "Bugün dünyaya baktığınızda nerede bir kriz, nerede bir kaos varsa emin olun, bu krize yahut kaosa taraf olan, yahut bu kriz ve kaostan etkilenme potansiyeli taşıyan hemen her ülke, acaba Türkiye ne yapacak, Türkiye’nin duruşu ne olacak, Türkiye nasıl bir pozisyon alacak diye değerlendirmek, bu konunun üzerine eğilmek ve incelemek, hassasiyet göstermek durumunda kalmıştır. İşte bu husus, Türkiye’nin ulaşmış olduğu yüksek potansiyeli ve seviyeyi hepimize işaret etmektedir. Allah’a hamdolsun, bugünleri de gördük. İmparatorluk bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında artık küresel seviyede her gelişmeye yön verebilecek kudret ve güce sahip olduğunu ispat etmiştir. Çok uzun bir süre değil ama yakın zamana kadar, ki hala da bugün aynı sürgünler devam ediyor, Gazze’de yaşanan, İsrail’in terör devleti edasıyla sergilemiş olduğu soykırımlar. Bunlara karşı dahil, sesini yükseltebilen, küresel seviyede gündem oluşturabilen ve Gazze’deki mazlum Filistinlerin yanına duruş sergileyen Türkiye’nin duruşu sayesinde Orta Doğu’ya savaş ikliminin yayılması büyük ölçüde engellenmiştir. Biz bu adımları atarken, 2011 yılından bu yana, iç savaşın sürdüğü yanı başımızda komşumuz olan Suriye’de de bugün baktığımızda, artık Suriye halkı, kendi ülkelerinin idarelerini ele almak suretiyle huzur ve barış iklimine hamdolsun giriş yapmışlardır. Bu konuda uzun yıllardan beri hem iç bünyemizde hem de dış dünyada Türkiye aleyhinde istismar edilen bir husustu. Ama gelinen aşamada Türkiye’nin kuvvet ve iradesinin ne derecede büyük bir potansiyele sahip olduğunu dost düşman herkes görmüştür. İnşallah Suriye’nin daha da normalleşmesiyle beraber devlet mekanizmalarının hayata geçmesi, orada geçici anayasanın kalıcı hale gelmesi ve demokratik seçimlerin yapılması ile beraber, Suriyeli kardeşlerimizin huzur ikliminde yaşayabilmeleri için Türkiye olarak biz de üzerimize düşen yapacağız. Bu konu, Kayseri’de de uzun süre istismar edilmiştir. Suriyeli kardeşlerimizin buradaki misafirlikleriyle alakalı zaman zaman bazı siyasi çevreler, hatta yabancı bazı istihbarat çevreleri bu konuyu kullanmak suretiyle hem şehrimizin, hem ülkemizin hem de aynı zamanda Suriye’nin huzurunu ve güvenliğini bozmak istemiştir" dedi.

İsmail Özdemir; "Biz o dönem bir şey söylemiştik. Demiştik ki "Suriyeli kardeşlerimiz bizde kendi ülkelerinde normalleşme sağlanıncaya kadar misafirdir, başımızın üzerinde yerleri vardır." İşte o gün, bugündür. Suriyeli kardeşlerimizin başları dik, onurlu bir şekilde ülkelerine dönmelerinin zamanıdır. Türkiye ve Türk milleti bu misafirperverliğini göstererek ne derecede büyük bir necip millet olduğunu göstermiş ve ülkemizde bu anlamdaki kudretini ortaya koymuştur. Şimdi önümüzde yeni bazı durumlar ve şartlar var. Bakınız bugünlerde, biraz evvel söyledim ama bilhassa sanayicilerimizle de beraberiz aynı zamanda, Kayseri sanayisinin ağırlıklı bir kısmının Avrupa ülkelerine ihracat yaptığını biliyoruz. Avrupa ülkeleri, Avrupa Birliği de Türkiye’ye karşı bu zamana kadar takınmış oldukları ikircikli tutumun, yanlış tutumun ne derece kendileri açısından sorunlar doğduğunu görmeye başladılar. Biz bunu her zaman söylüyorduk. Gerek Doğu Akdeniz meselesinde, Kıbrıs meselesinde, gerekse Ege Adaları meselesinde yahut sığınmacılarla alakalı konularda, geri kabul anlaşması ile alakalı hususlarda Türkiye’ye karşı Avrupa Birliği’nin üzerine düşeni yapmadığını, ikircikli ve taraflı bir tutum takındığını belirtiyorduk. Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaş, Avrupa’nın önce güvenlik mimarisinin çökmesine, ardından da diğer boyutlarda ve yükselen ırkçılık akımlarını Türkofobi ve İslamofobi ile dikkate aldığınızda kendi yapılarındaki, siyasal durumlarındaki iktidarları dahi etkileyen bir netice doğurmaya başlamıştır. Bu şartlar karşısında Avrupa Birliği ülkelerinin tamamı artık Türkiye’nin ortaklığının ve Türkiye’yle ilişkilerin daha da fazla gelişmesinin ne derecede büyük öneme sahip olduğunu anlamaya başladılar. Ben burada bir durumun altını çizmek istiyorum Zaman zaman basında da bazı konular değerlendiriliyor ama Avrupa’nın Türkiye’ye bugün olan muhtaçlığı ve mecburiyeti sadece savunma boyutuyla alakalı değildir. Bakınız ekonomik olarak Avrupa’da çoğu sanayi devinin kapılarına kilit vurduğunu biliyoruz. Yine yaşanan Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş sebebiyle Avrupa’nın kendisine alternatif enerji kaynakları aramaya başladığını biliyoruz. Sanayi potansiyelini geliştirmeye çalıştığını biliyoruz. Emin olun saygıdeğer misafirler, Türkiye bu durumların hepsinde sadece savunma ile alakalı olmayıp hem ekonomide hem ticarette hem bölgesel diğer ortaklıklarda Avrupa açısından vazgeçilmez bir ortaktır. Avrupa Afrika’ya açılmak istiyorsa, Asya’ya açılmak istiyorsa bugün Türkiye’nin geliştirmiş olduğu ve dünyanın da aynı zamanda diplomatik kalması sebebiyle üçüncülük seviyesine ulaştığımız, 3. ülkesi olduğumuz böylesi bir dönemde Türkiye’nin ortaklığıyla kendi gücünü korumak, kendi varoluşsal, kendi hayatil şartlarını korumak ve geliştirmeyi murad ediyor. Burada da bizim haklı ve tabii bazı beklentilerimiz var. Bunların da elbette ki karşılanmasını murad ediyoruz" diye konuştu.

"Öncelikli olarak Türkiye’ye karşı Avrupa Birliği’nin bu zamana kadar vermiş olduğu tüm taahhütlerin yerine gelmesini beklemek bizim hakkımızdır" diyen MHP Genel Başkan Yardımcısı Özdemir, şunları kaydetti:

"Aynı zamanda Türkiye Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefiyle üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmişken Avrupa Birliği’nin de bu anlamdaki müteakip adımları atması da bizim Türkiye olarak, Türk Milleti olarak elbette ki beklentimizdir. Bunlarla beraber Türkiye’nin yarınlarının daha aydınlık olduğunu, daha güçlü olduğunu şimdiden Allah’a hamdolsun söyleyebilmek mümkün. Bakınız bunca sorunları sayarken ülkemizin geliştirdiği tedbirleri ama aynı zamanda erişmiş olduğumuz yüksek seviyeyi sizlere arz ederken bazı sayısal verilerle de bunları pekiştirmemiz lazımdır. Bir yanda korona virüs, bir yanda ticaret savaşları, bir yanda fiziki savaşlar ki bunların büyük bir ekseriyâsı Türkiye’nin yakın coğrafyasında şekillenirken Türkiye ekonomisi son on üç çeyrektir büyüme başarısını göstermiştir. Bunca krizin, bunca kaosun, bunca sıkıntının, bunca belanın, bunca öngörülen ve öngörülemeyen sorunların olduğu düzensizliklerle ve dengesizliklerle dolu bir dünyada bu ekonomik başarıyı göstermek hakikaten muazzam bir durum. Aynı zamanda biz bunları yaparken dikkat buyurun, 2023 yılında hepimizi üzen, hepimizi acıya boğan, 11 ilimizi etkileyen bir deprem felaketiyle de yüzleşmek durumunda kaldık. Gelinen aşamada Allah’a hamdolsun. Deprem bölgesindeki tüm kardeşlerimizin yaralarının hızla sarılması süreci devam ediyor. İnşallah bunlardan bu sene içerisinde orada başta altyapı ve üst yapı olmak üzere bütün yapılması gereken ne varsa hepsinin yapımı tamamlanacak. Yeni yüzyılda yeni hayatımızla yeni şartlarla beraber yeni Türkiye’yi el ele omuz omuza hep birlikte inşa edeceğiz. Ama böylesi bir dönemde Milliyetçi Hareket Partisi olarak Sayın Genel Başkanımızın liderliğinde bizim üzerinde durduğumuz ana konulardan bir tanesi de terörle mücadeledir. Artık terörün Türkiye’de tamamen sonlandırılmasının ve terörsüz bir Türkiye ile yeni yüzyılda yeni hayatımızla aziz milletimizin her bir ferdiyle; doğduğu yer, doyduğu yer, anasının dili ne olursa olsun birbiriyle kucaklaşmak ve bütünleşmek suretiyle bir araya gelmesinin zamanı gelmiştir. Bakınız terörle mücadeleye bu zamana kadar harcadığımız toplam tutar 4 trilyon dolardır. Bu paraya emin olun hepiniz sanayicisiniz. Kayseri’deyiz. Kayserililere paranın ne olduğunu öğretecek değiliz ama bir değeri var. Bu kadar yüksek bir meblağ ile biz bu belayla bu zamana kadar uğraşmamış olsaydık ülkemizin durumu çok daha başka bir seviyelere gelebilirdi. Bugün belki kişi başına düşen milli gelir, resmi rakamlara göre söylüyorum on beş bin dolar değil de belki otuz bin dolar olabilirdi. Belki Türkiye altyapısıyla alakalı, üst yapısıyla alakalı çok çok daha ileri bir seviyede olabilirdi. Belki binlerce okul, binlerce hastane yapabilirdik. Şehri, ülkemizi boydan boya yüksek hızlı tren ağlarını şimdikine en az beş on katı fazlasıyla inşa edebilirdik. İnşallah işte bu beladan kurtulmamızla beraber yalnızca birliğimizi, beraberliğimizi pekiştirmekle, kardeşliğimizi güçlendirmekle kalmayacağız. Türkiye’yi daha güçlü yarınlara ulaştırmak için milletimizin hem sosyal anlamda refah seviyesini yükseltmesi hem de yaşam seviyesini yükseltmesi anlamında çok daha aydınlık günleri, çok daha güzel günleri hep birlikte yaşayacağız diyorum."