Ressam Ali Düzgün, erkek çocuğunu sohbet ederken aralarına almayan Anadolu kadınlarını 55 yıldır resimlerinde konuşturuyor.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium’da ArtAnkara Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı’nda Ressam Ali Düzgün’ün eserleri sergileniyor. 52 tablo ve 8 seramiğin bulunduğu sergide özellikle kadın figürlerini işleyen Düzgün’ün çizimleri dikkat çekiyor. 20-23 Şubat tarihleri arasında açık kalacak olan sergiye ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gösteriliyor. Çocukken kapı önlerinde sohbet eden kadınların arasına girip sohbetlerine ortak olmak istediğini kaydeden Düzgün, 55 yıllık ressamlık hayatında o kadınların resimlerini çizerek onları kendi hayal dünyasında konuşturduğunu aktardı.
"Zamanımı en güzel şekilde sanatla doldurmak benim için çok değerli"
Gazi Üniversitesi’nde uzun yıllar öğretim görevlisi olarak bulunan Ali Düzgün, doktorasını aldıktan sonra Van 100. Yıl Üniversitesi’nde Resim Bölümü’nü kurduğunu belirterek, "15 yıl Van Havza’sında oradaki tüm illere hitap edecek şekilde bölüm hocası olarak öğretim üyesi olarak bölge insanlarını sanat konusunda geliştirmek için uzun bir uğraşım oldu. 2017 yılında emekli oldum. Tekrar Ankara’ya yerleştim. Ankara’da özel atölyemde sürekli resim yaparak zaman dolduruyorum. Bu zaman doldurma tamamen bilinçli. Emekli olduktan sonra zamanımı en güzel şekilde sanatla doldurmak benim için çok değerli. Bunu bir sorumluluk değerinde düşünüyorum. Ve kendi insanımızı, kendi bölgemi, kendi vatanımı bu bölgenin insanını çizmek, boyamak, kompoze etmek benim için bir görev durumuna geliyor. 55 yıldır sanatın içerisindeyim. Bu sanatı yaparken Anadolu insanını tanımak, sosyolojik olarak, inanç olarak, kültür olarak onları bilmek ve tanımak bir öğretim üyesi olarak benim görevim. Resimlerimde daha doğruya daha güzele varmak için, bu bölgeyi daha iyi tanıtmak için bunu bir görev olarak kabul ediyorum" diye konuştu.
"Şimdi resimlerimde kadınları konuşturuyorum"
Resimlerinde sıkça kadın figürlerine yer veren Düzgün, "Ben Elazığlıyım. Kadınlarımız kendi aralarında sohbet ederken çok naif, çok samimiler. Kendi ortamlarını ve ne yapacaklarını düşünürler. Hiçbir art niyetleri farklı düşünceleri yoktur. Onlar kendi aralarında, kapı önlerinde, tarlada ve bir ağaç dibinde sohbet ederken biz de çocuk olarak aralarına girmek isterdik. Bölgenin kültür yapısından dolayı, inanç yapısından dolayı biz aralarına giremezdik. ‘Sen erkeksin’ diyerek bizi biraz kenara iterlerdi. Ben de tabii o çocuksu halimle ‘keşke ben de aralarında olsam’ derdim. Şimdi resimlerimde kadınları konuşturuyorum. Temel sebep budur" ifadelerini kullandı.