Sivas’ın önemli kültürel değerlerinden biri olan Âşık Ruhsati, vefatının yıl dönümünde düzenlenen etkinlikle anıldı. Sivaslı âşıklar bir araya gelerek usta ozanı türkü ve şiirlerle yad etti.

Türk âşık geleneğinin önemli isimlerinden biri olan Sivaslı Âşık Ruhsati, halk müziği ve âşık geleneğine kattığı eserlerle günümüzde de anılmaya devam ediyor. Asıl adı Mustafa olan Ruhsati, mahlas kullanarak Türk Halk Edebiyatı’na önemli katkılar sağladı. Ruhsati, âşık kültürünün önemli bir temsilcisi olarak türküleri ve eserleriyle, günümüzde de yaşatılmaya devam ediyor. Bu anlamda Âşık Ruhsati’nin ölüm yıl dönümünde Sivas Fasıl Heyet Âşıklar ve Halkoyunları Derneği, Sivas için önemli bir değer olan Âşık Ruhsati’yi anmak amacıyla bir araya geldi. Âşık Ruhsati’nin mirasını yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla düzenlenen programda, Sivaslı âşıklar tarafından Ruhsati’ye ithafen türküler ve şiirler seslendirildi. Anma programına katılan Sivaslı vatandaşlar ise Ruhsati’nin eserlerini dinleyip, türkülerine eşlik ederek, ünlü halk ozanını saygıyla andılar.

"Kendisini rahmetle anıyoruz"

Sivas Fasıl Heyet Âşıklar ve Halkoyunları Derneği Başkanı Ahmet Ayık, burada bulunan ozanların ve âşıkların, Ruhsati’nin eserlerini söyleyerek bıraktığı geleneği yaşatmaya çalıştıklarını ifade ederek, "Âşık Ruhsati, Sivas’ın merkez köylerinden Deliktaş köyünde 1835 yılında doğmuş, 1911 yılında vefat etmiştir. O günden bugüne, buradaki ozanlarımız ve âşıklarımız, onun eserlerini söyleyerek bıraktığı geleneği yaşatmaya devam etmektedir. Kendilerini rahmetle anıyoruz. Âşıklarımız, Ruhsati’den aldığı ilhamla bugüne kadar bu geleneği sürdürmüşlerdir. Âşık Ruhsati, gerçekten badeli bir âşıktır. Her insan âşık olabilir ama badeli âşık olamaz. Kendisi bu konuda mertebesi yüksek bir insandı. Bizler, Âşıklar Derneği olarak bu geleneği yaşatmaya ve geleceğe aktarmaya devam edeceğiz. Buraya sadece sohbet etmeye gelmiyoruz. Amacımız, bu kültürü yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak ve alttan gelenleri yetiştirmektir. Ancak, âşıklık geleneğinde usta yetiştirmek oldukça zordur. Türk halk müziği sanatçıları da âşıklık geleneğini iyi bilirler. Âşık, doğaçlama yaparken aynı zamanda şiir yazan, saz çalıp söyleyen kişidir. Kendi yazdığını söyleyen kişiye ’ozan’ deriz. Şairler ise doğrudan kalem şairidir. Bu geleneğin devam etmesi gerekiyor ve devletimizin de bu kültüre sahip çıkmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.

Kaynak: iha