Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cengizhan Yiğitler, mide kanserinin sigara kullanımı, fazla tuz tüketimi, yetersiz meyve ve sebze tüketimi ve genetik yatkınlık gibi faktörlerle gelişebildiğini belirtti.

Medicana International İstanbul Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cengizhan Yiğitler, mide kanseri hakkında önemli bilgiler verdi. Prof. Dr. Cengizhan Yiğitler, "Mide kanseri vakalarının büyük bir kısmı mide iç zarından kaynaklanmaktadır. Tüm kanser türleri arasında görülme sıklığı bakımından 5’inci sırada yer alırken, erkeklerde 4’üncü, kadınlarda ise 7’nci sıradadır. Tanı, anestezi altında yapılabilecek bir görüntüleme yöntemi olan endoskopi ile konulabilmektedir. Endoskopi ile mide iç zarı detaylı olarak incelenerek kanser belirtileri tespit edilebilir. Mide kanserine özgü bir belirti olmamakla birlikte, karın üst kısmında ağrı ve yanma, istemsiz kilo kaybı, iştahsızlık ve bazı hastalarda ete karşı tiksinti hissi gibi şikâyetler görülebilir" şeklinde konuştu.

Mide kanseri tedavisinde multidisipliner yaklaşım çok önemli

Özgül olmayan bu yakınmalarla endoskopik inceleme yapılınca, mide iç zarında kabarık bir bölgenin ortasında ülser halinde görülüp biyopsi alındığını belirten Prof. Dr. Cengizhan Yiğitler, "Alınan biyopsilerin mikroskopta incelenmesiyle tanı konulur. Bu incelemeyle yerleşim yeri ve büyüklüğü de belirlenir. Bundan sonra hastalığın vücutta yaygınlığının olup olmadığını araştırma aşaması gelir. Bu amaçla bir akciğer ve karın tomografisi çekilir. Bunun yanında biyokimyasal araştırmalar, serum belirteçleri, moleküler incelemeler, gerekirse PET-BT inceleme yapılır. Böylelikle hastalığın klinik evrelemesi yapılmış olunur. Bununla hastanın durumu, cerrah, gastroenterolog, tıbbi onkolog, radyasyon onkoloğu, radyolog, nükleer tıp uzmanının yer aldığı bir kurulda bu sonuçlar değerlendirilerek, her hastaya özgü tedavi yaklaşımı ortaya konulur. Buna göre hastalar lokal hastalık, lokal ileri hastalık ya da yaygın hastalık olarak evrelenir" dedi.

Erken evre mide kanserinde cerrahi tedavi yeterli olabilir

Prof. Dr. Cengizhan Yiğitler, "Erken veya lokal ileri evre mide kanserinde cerrahi tedavi öncelikli seçenektir. Erken evre tümörlerde cerrahi müdahale tek başına yeterli olabilir ve hastanın sağlıklı bir yaşam sürmesine imkan tanıyabilir. Mide kanseri ameliyatında tümörün yerleşim yerine bağlı olarak midenin bir bölümü veya tamamı çıkarılabilir. Geleneksel açık cerrahinin yanı sıra, uygun hastalarda laparoskopik veya robotik cerrahi de tercih edilebilmektedir" diye konuştu.

Mide kanserinde 3’lü tedavi yaklaşımı

Mide kanseri tedavisinde multidisipliner yaklaşımın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Yiğitler, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hastalığın tanısı ve evrelenmesi sürecinde patolog, radyolog ve gastroenterolog ile iş birliği yapılması gerekir. Erken evrede yakalanan mide kanserleri endoskopik yöntemlerle çıkarılabilir ve bu sayede 5 yıllık sağ kalım oranı artabilir. Midenin dışına taşmış ve lenf nodlarına veya diğer organlara yayılmış tümörlerde radyoterapi ile tümörün küçültülerek cerrahi için uygun hale getirilmesi sağlanabilir. Karaciğer gibi diğer organlara yayılmış vakalarda ise kimyasal tedavi ilk tedavi yaklaşımı olarak uygulanmaktadır."

Ameliyat sonrası doğru beslenme büyük önem taşıyor

Cerrahi tedavi sonrasında, yapılan ameliyatın tipi ve yara iyileşme sürecine bağlı olarak hastanede 5-10 gün arasında kalındığını vurgulayan Prof. Dr. Cengizhan Yiğitler, "Bu dönemde beslenme çok önemlidir. Gerek midenin alınması ya da kapasitesinin azalması, gerekse de hareket azlığı ve kullanılan ilaçlar nedeniyle iştahı azalan hastalar, dikkat edilmezse kilo kaybedebilir. Bu durum, yaraların geç iyileşmesine neden olabilir. Bunu önlemek için hastanede yatış süresince damardan ve/veya ağızdan enerji ve protein içeren çözeltiler verilir. Taburcu olduktan sonra da beslenmeye dikkat edilmelidir. Beslenme durumu ile ameliyat sonrası toparlanma süreci doğrudan ilişkilidir" şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA