Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terörün, şiddetin, silahın karanlık gölgesinin ülkemizin ve bölgemizin üzerinden tamamen çekileceği günler inşallah çok yakındır" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti 8’inci Olağan Büyük Kongresi’ne katıldı. Burada konuşan Erdoğan, kendilerinin ram olacağı tek bir merciinin Türk milleti olduğunu ifade ederek, "Bizim içinde yaşamaktan şeref duyacağımız tek devlet Türkiye’mizdir. Bizim okuyacağımız tek marş İstiklal Marşı’dır. Bizim gölgesinde güven duyacağımız tek bayrak, rengini şehitlerimizin mübarek kanından alan ay yıldızlı al bayrağımızdır. Bizim hayattayken üstünde, öldükten sonra altında, huzurla yatacağımız tek yer şehit kanlarıyla yoğurulmuş kutsal vatan topraklarımızdır. Bizim uğruna varlığımızı feda etmekten bir an bile tereddüt etmeyeceğimiz tek değerimiz itikadımızdır, imanımızdır, inancımızdır. Bizim dünyanın her bir köşesine taşımak için koşturacağımız tek ülkümüz adalettir, hakkaniyettir, insanlıktır. Gerisi günlük hayatın gaileleri içinde hepimizin yaşadığı, yaşayacağı teferruatlardır. Dün rahattık, bugün sıkıntı çekeriz, yarın yeniden rahata kavuşuruz" diye konuştu.

"Önemli olan istikameti kaybetmemektir, yüreği karartmamaktır"

İman, irade ve azmin olduğu sürece imkanın da hep var olduğunu dile getiren Erdoğan, "Önemli olan istikameti kaybetmemektir, yüreği karartmamaktır. Halisane niyetleri bozmamaktır. Bu duaya amin demek yerine, sırf kendi ihtirasları için Türkiye düşmanlarının senaryolarında figüranlık yapmayı tercih edenler de var. Siz onları çok iyi biliyorsunuz. Hırsın, gafletin, kibrin esiri olan o kifayetsiz muhterisleri ise aziz milletimin basiretine ve ferasetine havale ediyoruz. Biz, ‘niyet hayr, akıbet hayr’ sözünün kılavuzluğunda gönül verdiğimiz bu güzel sevda yolunda kararlılıkla yürümeyi sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı’nın bu ilk büyük kongresini de işte bu uzun yolculuğun yeni bir nefeslenmesi, tazelenmesi, yeni bir kilometre taşı olarak görüyor, kongremizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyoruz" ifadelerini kullandı.

"Olağan kongremiz sürecinde il başkanlarımızın dörtte üçünü, ilçe başkanlarımızın üçte ikiye yakınını değiştirdik"

AK Parti’nin kurulduğu günden bu yana 24 yıldır kendini sürekli yenileyen, değiştiren, geliştiren ve yükseltmeyi başaran bir siyasi teşekkül olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nitekim, 8’inci Olağan Kongremiz sürecinde il başkanlarımızın dörtte üçünün, ilçe başkanlarımızın üçte ikiye yakınının değiştiğini görüyoruz. Partimizin tüm kademelerinde hem bayrağı devreden hem de bayrağı devralan arkadaşlarımızdan, her zamankinden daha çok, daha azimli, daha gayretli ve daha verimli çalışmalar bekliyoruz. Hiç şüphesiz, en büyük görev, sorumlusu oldukları birimin yöneticisi sıfatıyla ana kademe kadrolarımıza düşüyor. Partimizin ülkemizde tüm hanelere girebilmesini sağlayan, lokomotif teşkilatımız olan kadın kollarımızdan daha fazla gayret göstermelerini istiyorum. Türkiye’yi önce 2053 sonra 2071 vizyonlarıyla buluşturacak olan geleceğimizin teminatı sevgili gençlerimizden talebim; gençliğin tüm dinamizmini partimize taşımalarıdır. Bu öyle bir sevdadır ki, burada isimler fanidir, baki olan tek şey davadır. Partimizin politikaları dinamik, kadroları değişken ama ilkeleri sabittir" açıklamasında bulundu.

"Biz Anadolu’ya bin yıl önce ‘yeni’ değil ‘yeniden’ geldik"

AK Parti bayrağını açtıkları ilk günden beri köklerine ve kurucu değerlerine bağlı bir şekilde yükseltmeye devam ettiklerinin altını çizen Erdoğan, "Dünyada başka hiçbir topluma nasip olmayan sağlam bir temele sahip olduğumuzu unutmadan yönümüz hep geleceğe, başımız hep yukarıya dönük bir şekilde yolumuzda kararlılıkla yürüyoruz. Burada şu hakikati çok net ifade etmek isterim. Biz Anadolu’ya bin yıl önce ‘yeni’ değil ‘yeniden’ geldik. Gerektiğinde alın terimizle, gerektiğinde al kanımızla enbiya yurdu olan bu toprakları kendimize vatan eyledik. Alparslan’dan Fatih’e, Yavuz’dan Gazi’ye, Menderes’ten Özal’a kadar bu davanın yolbaşçılarının hepsi de işte bu şuurla millete hizmet etmiştir. ‘Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır’ diyen şair, işte bu onlarca asra sari hakikate gönderme yapıyor. Eskiler, ‘köküne küs ağaç yeşermez’ derler. Biz de milletçe köklerimize öyle sarılacağız ki dallarımız şıvgaya dursun, kollarımız göğe doğru uzansın. Kökünden kopan toplumların, rüzgardan savrulan kuru yapraklar gibi nasıl kaybolup gittiğini asla aklımızdan çıkarmayacağız. Önümüzdeki Ağustos’ta 24 yaşını bitirip gürbüz bir delikanlı olarak mücadelesine devam edecek AK Parti’nin gerisindeki gücü, sırrı ve hikmeti merak edenlerin bakacağı yer işte bu köklerdir" ifadelerine yer verdi.

"Dünyanın en büyük ilk 5 siyasi kuruluşunda yer alma başarımıza kaynağı belirsiz balya balya paralardan kuleler yaparak ulaşmadık"

AK Parti’nin üye sayısıyla dünyanın en büyük partileri sıralamasında ilk 5’te yer alan bir siyasi kuruluş olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bundan 4 ay önce, iktidardaki 22 yılımızı şanla, şerefle dünya siyaset literatürüne geçen muazzam bir başarıyla imzayı attık. Bu eşsiz başarıya, öyle çilingir sofralarında kadeh tokuşturarak, kaynağı belirsiz balya balya paralardan kuleler yaparak ulaşmadık. Bu tarihi başarıyı, aziz milletimizin umutlarını, beklentilerini ve hayallerini siyasete taşıyarak yakaladık. Millete hizmet yolculuğuna başlarken ‘artık Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ dedik ve bunda da muvaffak olduk. Önce davamızın gücünü ülkemizin gücü haline getirdik, sonra ülkemizin gücüyle bölgesinde ve dünyada lider bir Türkiye inşa ettik. Yola çıkarken kimse bize gül bahçesi vaat etmemişti; biz o gül bahçesini kendi ellerimizle adım adım kendimiz kurduk. Kapı kapı dolaşarak, köy köy gezerek, gecemizi gündüzümüze katarak, nice tuzağı bozarak, nice engeli, nice bariyeri asarak, gönül bahçelerine diktiğimiz gülleri tek tek suladık, besledik ve büyüttük. Gençlerimizin özellikle şuraya dikkat etmesini istiyorum. Gençler, bakın, biz sadece seçimleri kazanarak değil, asıl gönülleri kazanarak 22 yıldır iktidardayız" şeklinde konuştu.

"Milletimizle aynı istikamette omuz omuza yürümeye devam edeceğiz"

Yıllardır iktidarda olmalarının nedenini açıklayan Erdoğan, "Hanelerden önce gönüllere girdiğimiz, tek tek gönülleri fethettiğimiz için 22 yıldır Türkiye’nin kaptan köşkündeyiz. Bir gönül kazandıysak, bir gönül yaptıysak, bu milletin gönül sarayında kendimize bir yer bulabildiysek, bu bize şeref olarak yeter diyoruz. Bu gerçeği hiçbir zaman unutmadık ve unutmayacağız. Sözüne, ahdine ve kavline sadık bir kadro olarak, nereden geldiğimizi asla unutmayacağız. Bize dua eden ak yüzlü, ak saçlı, ak sakallı büyüklerimizi hiçbir zaman unutmayacağız. Milletin çizdiği rotadan çıkmayacak, milletimizle aynı istikamette omuz omuza yürümeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

"Kendi başarısızlıklarının faturasını seçmene kesen kibirli siyaseti hiçbir zaman kapımıza yaklaştırmadık"

Geçmişte yaşanan sıkıntılardan ve bugünlere gelirken birçok badireden geçtiklerini söyleyen Erdoğan, "Bakın, biz gökten zembille inmedik. Pazarlık masalarında kurulmadık. Siyaset ve toplum mühendisliğinin ürünü olarak sahneye çıkmadık. Milletin partisi olarak doğduk, büyüdük ve bugünlere kadar öyle geldik. Samimiyetten, dürüstlükten en küçük bir taviz vermeden siyaset yaptık. Milletin heyecanını, coşkusunu, umutlarını çoğaltmak için siyaset yaptık. Kendi başarısızlıklarının faturasını seçmene kesen kibirli siyaseti hiçbir zaman kapımıza yaklaştırmadık. Eksiklerimizi, kusurlarımızı, hatalarımızı örtmek yerine, bunları giderecek, daha iyisiyle telafi edecek güçlü bir iradeyle milletimizin karşısına çıktık. Bugün de iç muhasebemizi cesaretle ve özgüvenle yapıyoruz. AK Parti’ye düşmanlık edenler; başka örneklere bakıp, hep bu hareketin dağılmasını, yıkılmasını, sendelemesini, tökezlemesini beklediler. Zorluklar karşısında yılmamızı, tehditler karşısında sinmemizi beklediler. Milletin namusumuza emanet ettiği iradesine ihanet etmemizi beklediler. Vesayetçilere boyun eğmemizi, para babalarına teslim olmamızı, zulüm karşısında sessiz kalmamızı beklediler. Bütün umutlarını AK Parti’nin zayıflamasına, AK kadroların yorulmasına bağlayanlar. Dikkatinizi çekiyorum, 14 Ağustos 2001’den beri bekliyorlar. Daha çok bekleyecekler. Onları bekletmeye devam edeceğiz. Şeytanla nöbetleşe sürdürdükleri bu bekleyiş, inşallah ilanihaye aradığını bulamayacaktır" diye konuştu.

"Türkiye’ye ağır bedeller ödeten bu sömürü düzenine son verdik"

Türkiye’nin sivil siyasetin yıllarca vesayetin gölgesi altında kaldığını belirten Erdoğan, "Demokrasimizin tepesinde on yıllar boyunca kara bulutlar dolaştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesi, özellikle belli dönemlerde gasbedildi, yok sayıldı, ’milletin egemenliği’ ilkesi sadece lafta kaldı. Seçimle gelen hükümetler kimi zaman darbeyle, kimi zaman baskıyla, kimi zaman gazete manşetleriyle görevden uzaklaştırıldı. 27 Mayıs’tan 12 Mart’a, 12 Eylül’den 28 Şubat’a hep bunu yaşadık. Ülkenin seçilmiş başbakanının, bakanlarının idam edildiği günleri gördük. Fidan gibi delikanlıların son nefeslerini idam sehpalarında verdiğini gördük. Sağ-sol, Alevi-Sünni denilerek sokakların kan gölüne çevrildiği kapkara günler gördük. Lütfen şuraya özellikle dikkat ediniz. Siyasi istikrarsızlığın beslediği ekonomik krizlerle milletimiz fakirleştirildi, ülkemiz zayıflatıldı, böylece Türkiye küresel rekabetin dışında tutuldu. Her 10 yılda bir işletilen darbe mekaniğiyle milli irade çalınırken, ülkemiz aynı zamanda altın değerinde yıllarını da kaybetti. Bizi yıllarca üçüncü sınıf demokrasiye, üçüncü sınıf ekonomiye mahkum ve mecbur ettiler. ’Yeter, söz de karar da milletindir’ diyerek, Türkiye’ye ağır bedeller ödeten işte bu sömürü düzenine biz son verdik" dedi.

"Hakikatle ilişkisi her geçen gün daha da kopan bir muhalefet sorunumuz vardır"

Atılan kararlı adımlarla, reform çalışmalarıyla, iç ve dış vesayet odaklarına karşı canları pahasına mücadele verdiklerine dikkati çeken Erdoğan şöyle devam etti:

"Türkiye’ye politik ve ekonomik bağımsızlığını kazandırdık. Ancak burada akıldan çıkarılmaması gereken asıl husus şudur değerli arkadaşlarım. Türk demokrasisinin çevresindeki kirli ve yoğun kuşatma, çok partili hayata geçtiğimiz günden beri tam manasıyla kırılmamıştır. Bunun da en büyük sebebi, iktidara gelebilmek için her yolu mubah, her yöntemi meşru gören çarpık muhalefet anlayışıdır. Ülkemizde muhalefet, maalesef sürekli demokrasi krizi çıkartarak, sandıkta alamadığı yetkiyi iç ve dış güçlerden devşirme hevesinden hiç vazgeçmemiştir. Öyle ki bu tavır, demokrasiyle taban tabana zıt şekilde, muhalefetin asıl ve tam zamanlı mesaisine dönüşmüştür. Muhalefetin; seçim kazanmak için terör örgütleriyle, anti-demokratik güç merkezleriyle iş birliği yapacak kadar gözünü karartması, ülkemizi ’toksik demokrasi’ sorunuyla karşı karşıya getirmiştir. Bu sorunla özellikle son iki seçimde ciddi biçimde muhatap olduk. Sözde ittifak ve uzlaşı süreçleri, şeffaf olarak değil, kapalı kapılar ardında kurulan pazarlık masalarında yürütüldü. Devletin stratejik kurumları, bakanlıkları, belediye başkanlıkları, belediye meclis üyelikleri pazar tezgahındaki bir ürün gibi alınıp satıldı. Demokrasinin sağladığı imkanlar, kariyerist menfaatperestler tarafından, demokrasiyi zehirlemek, milletin iradesine pusu kurmak için kullanıldı. Daha iki sene öncesinde ülkeyi beraber yönetmeye talip olanların, daha sonra gırtlak gırtlağa kavgaya tutuştuğunu hep beraber takip ettik. Demokrasi etiğiyle bağdaşmayan bu düzenbazlıkların, siyaset kurumunda yol açtığı güven bunalımının menfi etkilerini halen hissediyoruz. Gelinen noktada şunu çok net biçimde görebiliyoruz: Demokrasiyi, üzerine terör ve hırsızlık gölgesi düşürerek zehirleyen, iftirayı ve çarpıtmayı siyasal iletişimin merkezine yerleştiren, hakikatle ilişkisi her geçen gün daha da kopan bir muhalefet sorunumuz vardır."

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; hem vesayetin hem siyasi istikrarsızlığın hem de toksik demokrasinin önündeki en büyük engeldir"

AK Parti’nin olduğu yerde çözümsüzlüğe de umutsuzluğa da milli iradenin üstünlüğüne halel getirecek herhangi bir girişime de müsaade etmediklerini ifade eden Erdoğan, "Ülkemizin ve milletimizin her meselesinin çözüm adresi gibi, bu toksik demokrasinin panzehiri de AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; hem vesayetin hem siyasi istikrarsızlığın hem de toksik demokrasinin önündeki en büyük engeldir. Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken, muhalefeti dönüştürme görevimizi de adım adım yerine getirmekten kaçınmayacağız. Bunu da, hep olduğu gibi siyasetin er meydanında yapacağız" dedi.

"Terörün, şiddetin, silahın karanlık gölgesinin ülkemizin ve bölgemizin üzerinden tamamen çekileceği günler inşallah çok yakındır"

Türkiye’de terör sorunun kalmaması için durmadan çalıştıklarını ve çalışmaya devam edeceklerini söyleyen Erdoğan, "Terörsüz Türkiye ideali, her kesimden vatandaşımızın yürekten desteklediği geniş tabanlı bir milli mutabakatın ifadesidir. Hiçbir demokratik ülke, terörün silahına da siyasi örgütlenmesine de sivil toplum görünümlü uzantılarına da tolerans gösteremez. Terörle siyaset, terörle demokrasi aynı anda bir arada bulunamaz. Bunun için ’ya terör ya demokrasi’ diyoruz; ’ya silah ya sivil siyaset’ diyoruz. Şunun bir defa altını kalın çizgilerle tekrar çizmek mecburiyetindeyim: Türk’e de, Kürt’e de, Sünni’ye de, Alevi’ye de hiçbir faydası olmayan, dış kaynaklı fitne ürünü bir literatür yığınıyla boğuşmaya vaktimiz yok. Yeni bir dünya kurulurken, terör belası başta olmak üzere Türkiye’nin de safralarından kurtulması gerekiyor. Terörün, şiddetin, silahın karanlık gölgesinin ülkemizin ve bölgemizin üzerinden tamamen çekileceği günler inşallah çok yakındır. Türkler, Kürtler, Araplar olarak hep beraber kenetlenecek; tam 40 yıldır evlatlarımızın kanı üzerinde yükselen terör duvarını yıkıp atacağız. Terör sorunu ortadan kalktıktan sonra, demokrasiden kalkınmaya, kardeşlikten bölgesel entegrasyona yeni bir dönemin kapıları açılacaktır. Türkiye; kronik meselelerini ve farklı toplum kesimlerinin taleplerini daha sağlıklı, daha steril bir zeminde tartışma imkanı bulacaktır. Şu tespitin yapılması da çok çok önemlidir: Türkiye’nin ekonomide, dış politikada ve siyasette itici gücü demokrasidir. ’İç cephe’ olarak tarif ettiğimiz kardeşlik hattımızı tahkim edecek olan da yine 85 milyonun tamamını saran kuşatıcı bir demokrasidir. Bunun için önümüzdeki fırsatları değerlendirerek, en iyisini ümit edip en kötüsüne hazır olarak, ’Terörsüz Türkiye’ hedefimizi gerçekleştireceğiz" diye konuştu.

"FETÖ tehdidi bertaraf edilene kadar bu hain yapıyla mücadelemiz içeride ve dışarıda kararlılıkla sürecektir"

FETÖ’nün yurt dışında da etkisinin kaybolduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Türkiye’yi, girdiği aydınlık yoldan geri çeviremeyecekler. Sadece bölücü terörün arkasında siper aldığı yaldızlı kavramlar değil, FETÖ’yü ve 15 Temmuz gerçeğini anlayamayanlara da şunu hatırlatmak istiyorum: Pensilvanya’daki hain başının ölümü sonrasında bu örgüt, yurt dışında da çöküş ve dağılma dönemine girmiştir. FETÖ tehdidi bertaraf edilene kadar bu hain yapıyla mücadelemiz içeride ve dışarıda kararlılıkla sürecektir. FETÖ’yü ve 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünü, AK Parti’yi yıpratma aracı haline dönüştürmek isteyenler de tarih önünde hesap vereceklerdir. Bu vesileyle, 15 Temmuz gecesi milletimizin sokaklardaki şanlı direnişiyle kurduğu Cumhur İttifakı ortağımız MHP’ye ve onun kıymetli Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye hassaten teşekkür ediyorum. MHP ve Sayın Bahçeli, Cumhur İttifakı çatısı altında, ülkemizin kronik tüm sorunlarının çözümünde ön açıcı, kolaylaştırıcı, destekleyici, yapıcı tavırlarıyla, Türk siyasi tarihine isimlerini şimdiden yazdırmışlardır. Cumhur İttifakı sapasağlam olduğu sürece Türkiye güvendedir, ülkemizin bekası, milletimizin kardeşliği güvence altındadır. Şehit kanlarıyla hamuru yoğrulan bu ittifak, inşallah uzun yıllar ülkemize ve milletimize çok daha büyük hizmetler kazandıracaktır" ifadelerine yer verdi.

Kaynak: İHA